İşgücü ve ürün piyasaları şoklara karşı doğru tepkiyi veremiyorsa, refah ancak uluslararası finansal akımların “iyi yağlanmış̧ dişlileri arasına bir miktar kum serperek” arttırılabilir. J. Tobin, 1978
Bir bayram günüydü, Cumhurbaşkanı Kararı ile döviz alım işlemlerinde %0,02 olan BSMV oranı beş katına çıkartılarak %1’e yükseltildi. Fiziki teslimat olmaksızın yapılan altın satışları “kambiyo işlemi” olarak değerlendirildi. Finansman bonolarından sağlanan gelirlerden yapılacak stopaj oranı %10’dan %15’e yükseltildi ve ortalık karışıverdi. Yeni vergiler mi salındı? Neler oluyor? Tobin Vergisi mi konuldu? O da nedir? Şimdi bunlar nereden çıktı? Ekonomi politikalarında bir dönüm noktasına mı gelindi? Getirilen düzenleme kalıcı mı? Tobin Vergisi getirilen düzenleme gerçekte yeni bir vergileme mi? Yoksa ortada kavram kargaşalığı mı hakim? Bu ve benzer tartışmalar şu salgın günlerinde uzayıp gidiyor. Yoksa dişlilerin arasına kum mu serpiliyor (Tobin’in deyimiyle). Hemen paniklemeyin derim. Konuyu okuyucu açısından teorik ve teknik ayrıntılara boğmadan sıkıcı olmaktan uzak bir şekilde özetleyebiliriz diye düşünüyorum.
Sonuçta söylememiz gerekeni ilk başta söyleyelim. Tobin Vergisi diye bir “Vergi Çeşidi” yoktur. Tobin Vergisi diye adlandırılan bir vergi yaklaşımı ve düzenlemesi vardır. İlk defa ABD’li İktisatçı Tobin gündeme getiriyor. Tobin Keynesyen bir iktisatçı olarak biliniyor. Hocası Keynes’in spekülasyonun hâkim olduğu piyasaları “kumarhaneye” benzetmesi ve menkul kıymet işlemleri üzerine konulacak verginin spekülasyonları azaltarak piyasalarda kaynakların etkin dağılımını sağlayacağını , “doğru” fiyatların oluşacağını, böylelikle uzun dönemde istikrarın sağlanacağını savunması tezinden hareketle; Bir üniversitede verdiği derste ilk kez finansal işlemlerin vergilendirilmesi tezini ortaya koyuyor. Bu yaklaşımın temel amacı mali bir kaynak yaratmaktan ziyade finansal piyasalarda istikrar sağlamaktır. Sonrasında da çeşitli tarihlerde yaptığı bilimsel çalışmalarında tezini geliştirerek yeniliyor. Öyle ki teze ilişkin düzenlemeler çeşitli finansal krizlerde de Tobin Vergisi olarak gündeme geliyor. Hatta ve hatta konu AB direktifi haline getiriliyor1.
Tobin kısaca, spot piyasalarda gerçekleşen döviz işlemlerine (bir para biriminin yabancı bir para birimine dönüştürülmesi) sabit fakat düşük oranlı advalorem bir vergi uygulanmasını önermiştir. Önerilen bu vergi, vergi teorisinde gider vergileri içerisinde yer alan işlemler üzerine uygulanan, özel tüketim vergisi grubu altında tanımlanan bir işlem vergisidir. Döviz işlemleri üzerine uygulan advalorem vergi yani döviz işlemleri vergisi bu türde bir vergidir. Tobin döviz işlemleri üzerine vergi konulması üzerinde durur. Ama yaklaşımı yalnızca işlem vergisinin uygulanmasından ibaret değildir. Tobin ilk çalışmalarında vergi oranının % 0,1 ile % 0,5 arasında olmasını önermiş daha sonra vergi oranının %1’e kadar çıkabileceğini belirtmiştir. Finans piyasalarının “iyi yağlanmış̧ dişlileri arasına bir miktar kum serpecek” bu verginin kısa vadeli spekülatif işlemler üzerinde önemli ölçüde etki yaratacağı, buna karşın doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve uzun vadeli portföy yatırımları ile mal ticaretine ilişkin işlemler üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını savunmuştur. Tobin, önerdiği vergi için küresel düzeyde bir uygulamaya gidilmesini ve buradan elde edilecek gelirlerin doğrudan IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlara aktarılmasını öngörmektedir. Bunun üzerine çeşitli vesileler ile geliştirilen bu tez, ampirik çalışmalara da konu edilerek çeşitli çevrelerce tartışılmış ve tartışılmaya devam edilmektedir. Hatta yukarıda da değindiğimiz üzere geliştirilen bu tez AB Direktifine giriyor1.
Bunun yanında 1994 Meksika ve 1997 finansal krizlerde kısmen uygulama olanağı bulduğu görülmektedir. Özellikle Brezilya’da finansal işlemler vergisi adı altında uygulamaya giriyor. Çeşitli teknik olumsuzluklar nedeniyle, özellikle de finansal işlemler üzerinde kapsamlı ve uluslararası eşgüdümlü işlem vergileri uygulanamadığından kısa sürelerle uygulamalara son veriliyor.
Finansal işlemlerin vergilendirilmesi ve vergilendirme çeşitleri dediğimizde işlemlerin vergilendirilmesi teoride iki şekilde tanımlanmaktadır.
1.Tanım Kapsamı şöyledir:
Teoride bu tanımlar gruplandırılmadan tek tek vergilendirme çeşitleri halinde veriliyor.
Menkul Kıymet İşlemleri Vergisi: Menkul kıymetlerin ya tamamına ya da belirli türlerine birincil ve/veya ikincil piyasada uygulanan, genellikle sabit oranlı, ad vergilerdir.
Döviz İşlemleri Vergisi: Bir para biriminin başka bir para birimine dönüştürülmesi sırasında söz konusu olmaktadır. Literatürde bu vergiler Tobin vergisi olarak da adlandırılmaktadır.
Sermaye Artış̧ Vergisi: Firmaların bütün sermaye artırımlarına veya belirli tipteki sermaye artırımlarına uygulanan vergilerdir.
Banka İşlemleri Vergisi: Mevduatların bankalardan vadesinde ya da vadesinden önce çekilmesi sırasında uygulanır. Yaygın şekilde Latin Amerika ve Asya ülkelerinde görülür.
Sigorta Primi Vergisi: Sigorta primlerinin gelir vergisinden ya da katma değer vergisinden (KDV) muaf olduğuna yönelik algı doğrultusunda tasarlanmış̧ özel bir satış̧ vergisidir.
2.Tanım Kapsamı:
Bazı sınıflandırmalarda finansal işlemler vergisi olarak bilinen üç ana grupta toplanan vergiler olarak tanımlanmaktadır. Bunlar finansal kuruluşlardan alınan “Finansal İstikrar Katkı Fonu” (veya Banka Vergisi), finansal faaliyet ve finansal işlemler üzerinden alınan “Finansal İşlemler Vergisi”dir. Bu gruplandırmalardaki vergileme kendi içlerinde bütün olarak tanımlandırılmaktadır.
Tobin vergisi bu haliyle iktisat okuma ve araştırmalarından gördüğüm kadarıyla çok da teorik olarak sınıflandırılmamış ve ortaya konulmamış bir kavram olarak ortada duruyor. Kavramın kapsamı genellikle yukarıdaki ikinci tanım başlığında verdiğimiz kavramsal çerçevede tanımlanıyor. Konu IMF raporlarında ve AB müktesebinde yer aldığı şekliyle, iki gruplandırmada da yer alan ikinci tanımla geniş anlamda tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre Tobin Vergisi; ilk ve tek haliyle döviz işlemleri vergisi olmayıp ki bu vergileri de bünyesinde taşıyan geniş anlamda “Finansal İşlemler Vergisi” olarak tanımlanmaktadır. Tobin vergilendirilmesi yaklaşımında bu tür vergilendirilmenin uluslararası piyasalarda ayni ve birlikte uygulanmasının gerektiği özellikle vurgulanmaktadır. Bunun temel nedeni de vergileme tekniğinden kaynaklanan erozyon, kayıp, kaçak ve kaçınmalara yol açmaması ve piyasalarda kayırmaya yer vermemesi açılarından ele alınarak geliştirilmiştir.
Tobin’e göre, sorunun kaynağı kur rejimi değil, uluslararası finansal sermaye hareketleridir. Finansal sermaye hareketleri, ülkelerin faiz oranları arasındaki farkları aşındırmak suretiyle hükümetlerin ve merkez bankalarının ülkenin ekonomik ihtiyaçlarına uygun para ve maliye politikaları izleme imkânını sınırlandırmaktadır. Benzer şekilde, döviz kurlarındaki spekülatif hareketlerin ülke ekonomileri üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi noktasında ulusal politikalar yetersiz kalmaktadır.
Diğer taraftan geniş tanımlamanın altında yer alan vergilendirme çeşitleri kendi başlarına bütüncül olmayan yer, zaman ve ihtiyaçlara göre ülke uygulamalarında görülmektedir. Bu bağlamda yukarıda sıraladığımız finansal işlemler üzerinde verginin birçok ülkenin deneyimlediğini ve uygulanageldiğini de görüyoruz. Örneğin; ülkemizde menkul kıymet işlemleri vergisi ve banka işlemleri vergisi uygulanagelmiştir (çeşitli istisna ve oranlar dâhilinde).
Günlük kullanımda Robin Hood Vergisi olarak da adlandırılan Tobin Vergisi gruplandırmalara bağlı kalınmaksızın yalnızca tek başına döviz işlemleri vergisi olarak adlandırılmaktadır. Ki bu kullanım vergi terosinde yer bulmamaktadır.
Görüldüğü gibi Tobin Vergisi bir vergi çeşidi olmayıp bir “düzenlemedir.” Bu düzenlemeler ulusal ve uluslararası piyasalarda yeknesak uygulanması gereken ve geniş anlamda gruplandırılmış finansal işlemler olarak tanımlaya geldiğimiz ve alt başlıklarda sınıflandırılan vergi çeşitlerinin tamamının uygulanmasını içerir. Amaç uluslararası döviz piyasalarındaki spekülatif amaçlı sermaye hareketlerinin yol açtığı iktisadi ve finansal dalgalanmaları önlemektir. İktisatçı Tobin ve takipçileri bu tür bir modellemeyi öngörmüşlerdir. Nitekim IMF ve AB direktiflerinde de bu tür bir kapsamlı ve bütüncül modellemeye yer verilmektedir. Biz bunu “Tobin Vergi Yaklaşımı” olarak tanımlamaktayız. Değilse işlem vergilerinin bir çeşidi olan tek başına döviz işlemlerinin üzerine konulan ve ulusal piyasa bazında da uygulanan işlem vergilerinin Tobin Vergisi olarak adlandırılamayacağını ve kavramsallaştırılamayacağını düşünmekteyiz.
Kamuoyunda bazı tartışmalara konu olduğu üzere ifade edilen Tobin Vergisi bir vergi çeşidi değildir. Biz bu tartışmanın kavram karışıklığı olduğu ve Tobin Vergisinin teori ve pratikte bütüncül bir yaklaşımla tarif edilemediğinden kaynaklandığı kanaatindeyiz. Bunun yerine “Tobin Vergileme yaklaşımı” mevcuttur. Bu yaklaşım geniş anlamada finansal işlemlerin vergilendirilmesi içermekle birlikte, bu vergilendirmenin uluslararası eşgüdümle birlikte yapılması gerektiğini ifade eder. Bu haliyle de temel amaç mali bir kaynak yaratmaktan ziyade finansal piyasalarda istikrar sağlamaktır.
Özet olarak bu haliyle Tobin Vergisi finansal piyasalarda vergilendirmeye ilişkin bütüncül bir model ve yaklaşımdır. Tobin Vergisi olarak tanımlanan bu model olsa olsa “Finansal İşlemleri Vergilendirilmesinde Tobin Yaklaşımı” olarak adlandırabilir. Bunun yanında Cumhurbaşkanı kararı ile döviz ve kambiyo işlemleri üzerine getirilen vergi düzenlemesi Tobin Vergisi olarak adlandırılamayacağı gibi düzenlemelerin amacının da işlem maliyetlerini etkilemek olduğunu, gelir yaratma amaçlı olmadığını, bugüne ilişkin geçici sermaye kontrolüne hizmet edeceğini ve kalıcı bir sistem değişikliği olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ele almaya çalıştığımız bu kavramsallaştırmaya göre, yapılan son düzenlemenin bir tür finansal işlemler üzerine uygulanan vergi olup, temel amacının gelir toplamaktan ziyade piyasalarda ki oynaklığı önlemek amacıyla konulduğunu ve “Tobin Vergisi yaklaşımı” olmadığını ve içermediğini düşünüyoruz. Amaç gerçekleşir mi ? yoksa işlem bazında getirilen bu verginin piyasalarda nasıl bir etkiye yol açar, piyasalarımızda ki sonuçları ile birlikte izleyeceğiz. Sonuçları şimdiden söylemek kolaydeğilidr. Vergi tekniğinde yansıma, yük, erozyon gibi yaklaşımlarla çok şey söylenebilecek olsa da piyasaların bu salgın ve var olan düzensizlik içerisinde ne gibi etkilere yol açabileceğini söylemek hele hele ampirik ve modelleme çalışmaları yapmadan belirli bir sonuca varmanın, peşin hükümden başka bir şey olmadığı düşüncesindeyiz.
KAYNAKÇA
•1Finansal İşlem Vergileri ve Avrupa Birliği Uygulaması Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı Begüm Güler (AB İşleri Uzman Yrd.) Esra Keleş (AB İşleri Uzman Yrd.) Özgür Uçar (AB İşleri Uzman Yrd.) Temmuz 2012 Ankara , sh;
•“Küreselleşme Sürecinde Sermaye Hareketlerinin Vergilendirilmesi: Tobin Vergisi”, Akademik Yaklaşımlar Dergisi.
•JOURNAL OF ACADEMIC APPROACHES KIŞ 2011 CİLT:2 SAYI:2 WINTER 2011 VOLUME:2 ISSUE:Kenan TAĞCI Erkan DEMİRBAĞ
•Aysel Arıkboğa, “Tobin Vergisi Önerisi”, URL:http://www.istanbul.edu.tr/iktisat/maliye/bulten7/tobinvergisi.htm, Erişim: 10/02/2004.
•Tuncay Kapusuzoğlu, “Tobin Vergisi Kısa Vadeli Sermaye Hareketlerinin Yıkıcı Etkisini Önlemede Bir Çözüm Olabilir mi?”, Vergi Dünyası Dergisi 2002