- Giriş
Vergi sisteminde mükelleflerin yükümlülükleri, Vergi Usul Kanunu kapsamında düzenli bir şekilde tanımlanmıştır. Bu kapsamda, mükellefler, işe başlama, iş veya ikametgah adresindeki değişiklikler ve işi bırakma durumları gibi önemli bilgileri ilgili vergi dairesine bildirmek zorundadır. Sürekli yükümlülük gerektiren bu ilişkide, vergi idaresinin mükellefin güncel durumu hakkında bilgi sahibi olması gerekmekte ve bu bilgiler vergilendirme sürecinin doğruluğu için kritik öneme sahiptir.
Bu bağlamda, Vergi Usul Kanunu’nun “Mükellefin Ödevleri” başlıklı ikinci kitabının birinci kısmındaki 153-170’inci maddeler, bildirim yükümlülüğünü detaylı bir şekilde ele almaktadır. İşe başlama bildiriminden, işyeri değişikliklerine, adres değişikliklerinden işi terk etme durumlarını kapsayan bu maddeler, mükellefiyetin doğru ve güncel bir şekilde yürütülmesini temin etmektedir.
Özellikle, internet üzerinden gerçekleştirilen ticari faaliyetler gibi yeni nesil iş modelleri ve çalışma biçimleri de dikkate alındığında, Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümleri, bu tür modern çalışma şekillerini de kapsayacak şekilde yorumlanabilir. Elektronik ortamda gerçekleşen işlemler, fiziksel bir işyeri olmaksızın yapılabilmekte, bu durum vergilendirme pratiklerini değiştirmekte ve mükellefler için yeni bildirim gereksinimlerini ortaya çıkarmaktadır.
Ayrıca, ölüm gibi olağanüstü durumlar karşısında da, mirasçıların murisin ticari faaliyetlerini sürdürme arzuları halinde, işe başlama bildirimlerinin nasıl ve hangi süre içerisinde yapılacağı, kanunun ilgili maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Bu, mükellefiyetin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamak için büyük önem taşır.
Bunun yanı sıra, gayri faal durumda olan mükelleflerin, vergi kayıtlarının nasıl düzenleneceği ve bu kayıtların gerektiğinde nasıl sonlandırılacağı konusunda da yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu tür düzenlemeler, vergi idaresinin etkinliğini artırırken, mükelleflerin de haksız yere vergi yükü altında kalmamalarını sağlamaktadır.
Sonuç olarak, mükelleflerin bildirim yükümlülükleri, vergi sisteminin doğru ve etkin bir şekilde işlemesini sağlamakta ve devlet ile vatandaş arasında şeffaf bir ilişki kurulmasına yardımcı olmaktadır. Bu yükümlülükler, zaman içinde değişen iş yapma modelleri ve toplumsal koşullar doğrultusunda yeniden değerlendirilmeli ve gerekli güncellemeler yapılmalıdır.
- Bildirimler
Vergi Usul Kanunu’nda, vergi mükelleflerinin, gerekli bilgileri ilgili vergi dairesine bildirme sorumluluğu net bir şekilde belirlenmiştir. Bu bildirimlerin nasıl ve ne zaman yapılacağı da kanun metninde açıklanmaktadır. Bildirim yükümlülükleri şu şekilde sıralanabilir (Diri, 2012):
- İşe Başlama: Vergi mükellefleri, işe başlama durumlarını, belirlenen süre içinde vergi dairesine bildirmekle yükümlüdür. İlgili mükellefler arasında ticaret erbabı, serbest meslek sahipleri, kurumlar vergisi mükellefleri ve ortaklık yapılarındaki şirketler yer almaktadır.
- Adres ve İş Değişiklikleri: Mükelleflerin, iş veya ikamet adreslerindeki değişiklikler, işyeri sayısındaki değişiklikler vergi dairesine bildirilmelidir.
- İşi Bırakma: İş faaliyetlerinin sonlandırılması durumunda, mükelleflerin vergi dairesine gerekli bildirimleri yapması gerekmektedir.
- Bina ve Arazi Değişiklikleri: Mükellefler, sahip oldukları bina ve arazilerde meydana gelen önemli değişiklikleri vergi dairesine bildirmelidir.
Tüm bu bildirimlerin nasıl yapılacağı ve hangi süreler içinde tamamlanması gerektiği Vergi Usul Kanunu’nda detaylıca belirtilmiştir.
2.1. İşe Başlama Bildirimi
Vergi Usul Kanunu’nun 153. maddesi, işe başlama bildiriminin kimler tarafından yapılacağını ve bu bildirimin nasıl yapılması gerektiğini açıklar. Bildirimin, işe başlamadan sonraki 10 gün içinde yapılması gerekmektedir. Bu bildirim, işe başlama veya bırakma formu kullanılarak gerçekleştirilir. Gerçek kişiler bu bildirimi bizzat veya vekilleri aracılığıyla yapabilirken, tüzel kişiliklerde bu görevi şirketi temsil yetkisi olan kişiler üstlenir. İşe başlama bildirimleri ticaret sicil memurlukları tarafından da ilgili vergi dairesine iletilmektedir, böylece ticaret sicil memurları da bu süreçte önemli bir rol oynar (Diri, 2012).
2.1.1. Gerekli Belgeler
İşe başlama veya bırakma bildirimi yapılırken gereken belgeler arasında noter onaylı imza sirküleri, onaylı nüfus cüzdanı sureti, ikametgah ilmihali, şirketler için noter onaylı ana sözleşme örneği ve ticaret siciline yapılan başvuruya ait belgeler yer almaktadır. Kooperatifler için üst birliğe kayıtlı olduğuna dair yazı, ticari plakalı taşıtlar için fatura veya noter senedi örneği gibi belgeler de talep edilebilir.
Bu sistem, vergi idaresinin mükellefler hakkında güncel ve doğru bilgiye sahip olmasını sağlayarak, vergilendirme sürecinin adil ve etkin bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunur. Mükellefler için açık ve anlaşılır bir rehber sunarak, yükümlülüklerin yerine getirilmesini kolaylaştırır ve olası yaptırımlardan kaçınmalarını sağlar. Bu durum, hem devletin hem de mükelleflerin yararına olan sağlıklı bir vergi sisteminin sürdürülmesine önemli ölçüde katkı sağlar (Kellecioğlu ve Ateşli, 2002).
2.1.2. Elektronik Ortamda Yapılan Ticari Faaliyet
Vergi Usul Kanunu’nda, işyerinin tanımı geniş bir perspektifle ele alınmış olup, elektronik ortamda gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin de işyeri kavramı içerisinde değerlendirilmesi mümkündür. Bu kapsamda, 156’ncı maddede yer alan tanımlamalar, işyerinin yalnızca fiziksel mekânları kapsamadığını, ticari, sanayi, tarım veya mesleki faaliyetlerin yürütüldüğü her türlü yerin işyeri olarak kabul edilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu tanımlama, iletişim araçlarıyla faaliyet gösterilen mekanları da içerebilir şekilde genişletilebilir.
Günümüzde dijital ekonomi, globalleşen pazarlar ve teknolojinin hızla ilerlemesi, ticaretin şeklini ve iş yapma modellerini büyük ölçüde dönüştürmüştür. Bu değişim, elektronik ortamda yapılan ticaretin ekonomik büyüklüğünü ve önemini artırmıştır. Dolayısıyla, Vergi Usul Kanunu’nun işyeri tanımı, sanal ortamları da kapsayacak şekilde yorumlanabilir ve bu yorum, elektronik ortamda iş gören mükelleflerin vergi idaresiyle olan ilişkilerini düzenleyebilir (Diri, 2012).
Mevcut durumda, Vergi Usul Kanunu’nda elektronik ortamda yapılan ticari faaliyetlerle ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, elektronik ortamda yapılan ticaretin vergilendirilmesi konusunda kanun koyucunun, teknolojik gelişmeleri ve pazarın dinamiklerini göz önünde bulundurarak, yasal çerçeveyi güncellemesi beklenmektedir. Bu güncelleme ile sanal ortamda yapılan işlerin de resmi işyeri statüsünde kabul edilip edilmeyeceği netlik kazanacaktır (Cangir, 1998).
Elektronik ortamda yapılan işlerin vergilendirilmesiyle ilgili olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 2002/3 sıra numaralı İç Genelgesi de önemli bilgiler sunmaktadır. Bu genelgede, faaliyetlerini işyeri olmaksızın yürüten mükelleflerin, ikametgâh adreslerinin işyeri olarak kabul edilebileceği belirtilmiş, ancak faaliyetin yürütüldüğü yerin vergi dairesince işyeri olarak kabul edilip edilmeyeceğinin tespiti gerektiği ifade edilmiştir. Bu, özellikle internet üzerinden ticaret yapan mükelleflerin durumu için geçerlidir ve bu mükelleflerin vergilendirilmesi, faaliyetlerinin niteliğine göre değerlendirilmelidir (Cangir, 1998).
Sonuç olarak, Vergi Usul Kanunu kapsamında elektronik ortamda yapılan ticari faaliyetlerin işyeri tanımına dahil edilmesi ve bu faaliyetlerin vergilendirilmesi konusunda yasal düzenlemelerin zamanla geliştirilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler, hem vergi adaletini sağlama hem de dijital ekonominin dinamiklerine uyum sağlama açısından büyük önem taşımaktadır.
2.2. Değişiklikler
2.2.1. Adres Değişikliklerinin Bildirilmesi
Vergi Usul Kanunu’nun 157’nci maddesi, mükelleflerin bilinen iş veya ikametgah yerlerinde meydana gelen değişiklikleri ilgili vergi dairesine bildirme zorunluluğunu açıkça belirtir. Bu zorunluluk, mükelleflerin her türlü adres değişikliğini, kaynaklarını ne olursa olsun, durumun meydana geldiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirmelerini gerektirir.
Adres kaynakları olarak tanımlananlar, Vergi Usul Kanunu’nun 101’inci maddesinde sıralanmıştır. Bu adresler arasında mükelleflerin işe başlama, iş bırakma ya da adres değişikliği durumlarında bildirdikleri adresler, vergi beyannamelerinde kayıtlı adresler, yoklama fişlerinde tespit edilen adresler, vergi mahkemesi dilekçelerinde gösterilen adresler, yetkili memurlarca tutulan tutanaklarda belirtilen adresler, bina ve arazi değişikliklerinde komisyonlarca tahrir varakalarında kaydedilen adresler yer alır (Diri, 2012)
Adres değişikliği, mükelleflerin mevcut cadde veya sokak isimlerinin değiştirilmesi gibi yetkili mercilerce yapılan düzenlemelerle ya da nakil yoluyla gerçekleşebilir. VUK’un 163’üncü maddesi, 4108 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle iş ve teşebbüsün bir yerden başka bir yere taşınmasını, işyerinin taşındığı yeni mıntıkanın vergi dairesi sınırları içinde kalması ya da dışına çıkması fark etmeksizin, adres değişikliği olarak kabul eder. Bu, mükelleflerin, iş yerlerini taşıdıkları durumlarda da aynı bildirim yükümlülüğü altında olduklarını gösterir (Kellecioğlu ve Ateşli, 2002).
Bu düzenlemeler, mükelleflerin yaşadığı değişiklikleri zamanında bildirmelerini sağlamak ve vergi idaresinin güncel bilgilerle doğru vergilendirme yapabilmesi için kritik önem taşır. Adres değişikliklerinin doğru ve zamanında bildirilmesi, hem mükelleflerin yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olur hem de vergi idaresinin etkin bir şekilde işlemesine olanak tanır.
2.2.2. İş ve İşletmede Değişiklikleri Bildirimleri
Vergi Usul Kanunu’nun 158’inci maddesi uyarınca, mükellefler, işlerinde vergiye tabi olmayı gerektirecek değişiklikler, mükellefiyet şeklinin değişmesi veya mükellefiyetten muafiyete geçiş gibi önemli değişiklikler yaşadıklarında, bu durumları vergi dairesine bildirmekle yükümlüdürler. Ayrıca, 159’uncu maddeye göre, bir işletmenin bünyesinde bulunan iş yerlerinin sayısında artış veya azalış gibi işletmedeki değişikliklerin gerçekleştiği tarihten itibaren bir ay içinde ilgili vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Bildirim yapılmadığı takdirde, mükellefler ikinci derecede usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalabilirler (Demir, 2010).
Bu bağlamda, bir işletme sahibi, mevcut iki iş yerine ek olarak başka bir ilde yeni bir irtibat bürosu açarsa, işletme sahibi bu yeni irtibat bürosunun açıldığını vergi dairesine bildirmek zorundadır. Bu bildirim, ilgili vergi dairesine yapılacak resmi bir yazı ile gerçekleştirilmelidir ve bildirim süresi, değişikliğin gerçekleştiği tarihten itibaren bir aydır (Diri, 2012)
Bu kurallar, işletmelerin vergisel yükümlülüklerini doğru bir şekilde yerine getirmelerini sağlamak ve vergi idaresinin güncel bilgilere sahip olmasını temin etmek için önemlidir. Dolayısıyla, işletmelerin yaşadıkları değişiklikleri zamanında ve doğru bir şekilde bildirmeleri, hem kendileri hem de vergi sisteminin sağlıklı işleyişi açısından büyük önem taşır.
2.2.3. İşi Bırakma Hallerinde Bildirim
Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesine göre işi bırakmak, vergiye tabi faaliyetlerin tamamen durdurulması ve sona ermesi ile mümkündür. Geçici durdurma veya mükellefin kişisel sebepleri nedeniyle faaliyetin askıya alınması, işi bırakma olarak kabul edilmez. İşlerini bırakan mükellefler, durumu vergi dairesine bildirmek zorundadır. Bildirimin yapılması gereken süre, fiili durdurma tarihinden itibaren bir aydır. Bildirim yapılmadığı takdirde, çeşitli cezai yaptırımlar söz konusu olabilir. İşi bırakma bildirimleri, mükellefler tarafından “işe başlama/bırakma bildirimi” formu veya bir dilekçe ile yapılabilir. Ayrıca, işi bırakma durumunda kullanılmayan belgelerin ve ödeme kaydedici cihazların durumu da önem taşır. İşi bırakan mükellefler, kullanılmayan belgeleri iptal ettirmek ve ödeme kaydedici cihazları ilgili düzenlemelere uygun şekilde teslim etmek zorundadırlar. Mükellefler ayrıca işi bıraktıklarını bildirdikten sonra beş yıl süreyle defter ve belgelerini muhafaza etmekle yükümlüdürler. Bu süreçte, defter ve belgeler vergi incelemeleri için istenebilir ve mükellefler bu belgeleri ilgili yetkililere sunmak zorundadır (Çalışkan, 1998).
2.3.4. Tasfiye Veya İflas Hallerinde Bildirim
Vergi Usul Kanunu’nun 162’nci maddesi, iflas ve tasfiye durumlarında mükellefiyetin, ilgili işlemler tamamlanıncaya kadar devam ettiğini belirtir. Bu süreçlerde, tasfiye memurları veya iflas idareleri, tasfiye veya iflasın başladığını ve sona erdiğini vergi dairesine bildirmekle yükümlüdürler. Bildirim yapılmaması durumunda ikinci derece usulsüzlük cezası uygulanabilir.
Tasfiye durumunda, tasfiye kararı ve tasfiyenin sona erdiği, tasfiye memuru tarafından vergi dairesine bildirilmelidir. İflas durumlarında ise, iflas kararı ve iflasın sona erdiği, iflas idareleri tarafından bildirilir. Tasfiye memurları, tasfiye sürecine ilişkin iletişim bilgilerini de vergi dairesine iletmelidir(Çalışkan, 1998).
Tasfiye süreci, yetkili organlar tarafından atanan veya yasal düzenlemelere göre sorumlu olan tasfiye memurları tarafından yürütülür. Bu memurlar, tasfiye ile ilgili işlemlerin muhatabı olmakla birlikte, tasfiye beyannamelerini ilgili vergi dairesine sunmakla sorumludurlar. Tasfiye tamamlandığında ve ticaret siciline tescil edildiğinde, şirketin hukuksal varlığı sona erer ve bu tarihten itibaren şirketin yükümlülüklerini yerine getirmesi mümkün değildir. Bu süreçte şirketin tüm yükümlülükleri, tasfiye memurları tarafından yönetilir ve yerine getirilir (Diri, 2012)
Danıştay’ın bir kararında, tasfiyesi tamamlanan ve ticaret sicilinde tescil edilen şirketin, bu tarihten itibaren hukuken varlık gösteremeyeceği ve dolayısıyla yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda, şirketin temsiliyeti tasfiye memurlarına geçer ve tasfiye sürecindeki işler bu memurlarca yürütülür. Bu düzenlemeler, tasfiye ve iflas süreçlerinin vergi yükümlülükleri açısından düzgün bir şekilde sonlandırılmasını sağlar.
2.3.5. Nakil Halinde Bildirim
Vergi Usul Kanunu’nun 163’üncü maddesi, işletmenin bir konumdan diğerine taşınmasını adres değişikliği olarak tanımlar ve mükelleflerin, taşınma durumunda eski ya da yeni vergi dairesine bildirimde bulunabileceklerini hükme bağlar.
2.3.6. Ölüm Halinde Bildirim
Öte yandan, aynı kanunun 164’üncü maddesi ölüm durumunu işi bırakma olarak ele alır. Ölen mükellefin mirasını reddetmeyen mirasçıları, ölümü vergi dairesine bildirmekle yükümlüdür. Bir mirasçının bu bildirimi yapması, diğer mirasçıları bu yükümlülükten muaf tutar. Ancak, tüm mirasçılar mirası reddederse, bildirimi kimin yapacağı ve mirasçıların işe devam etme niyetleri durumunda yeni işe başlama süresinin nasıl olacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 16’ncı maddesi, ölüm nedeniyle mirasçılara geçen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için bildirim ve beyanname verme sürelerine üç ay ek süre tanınmasını öngörür. Eğer mirasçılar işe devam etmeyi seçerlerse, işe başlama bildirimlerini ölüm tarihinden itibaren 1 ay içinde yapmaları gerekmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2007 tarihli Gelir Vergisi Mükelleflerinde İşe Başlama-İşi Bırakma Broşürü de ölüm durumunun, mirası reddetmeyen mirasçılar tarafından işi bırakma olarak bildirilmesi gerektiğini, bu bildirimin ölüm tarihinden itibaren bir ay içinde yapılması gerektiğini açıklar. Bu düzenlemeler, ölüm sonrası vergisel süreçlerin düzgün yönetilmesini sağlamak için tasarlanmıştır.
2.4. Bina ve Arazi Değişiklikleri
Vergi Usul Kanunu’nun 165’inci maddesi gereğince, mükellefler, eğer dönemsel genel tahrir sırasında kayda geçirilmemiş olan binalarını veya arazilerini, vergi almaya başlanılan mali yıl sonuna kadar vergi dairesine bildirmek zorundadırlar. Böylece, gözden kaçırılan mülklerin vergi kayıtlarına doğru şekilde dahil edilmesi sağlanır.
Ayrıca, 166’ncı madde uyarınca, şehirlerde veya kasabalarda mükellefler tarafından yeni inşa ettirilen veya inşaatı tamamlanmadan kullanılmaya başlanan binalar, vergi dairesine bildirilmelidir. Yapılan ilaveler, sabit istihsal tesisleri, asansörler ve kalorifer sistemleri de yeni inşaat kabul edilerek bildirilme zorunluluğu altındadır.
168’inci madde ise, bina ve arazi değişiklikleriyle ilgili daha geniş bir çerçevede bildirim yükümlülüklerini tanımlar. Bu maddeye göre, mükellefler, Vergi Usul Kanunu’nun 63’üncü maddesinin 4 ile 10’uncu bentleri arasında sayılan, bina ve arazilerde meydana gelen değişiklikleri vergi dairesine bildirmekle yükümlüdürler. Ayrıca, herhangi bir arsanın kullanım şeklinin değişerek gelir getiren ya da gelir getirmeyen hale dönüşmesi durumunda da bu durum vergi dairesine bildirilmelidir. Bu hükümler, mükelleflerin mülklerindeki önemli değişikliklerin vergisel sonuçlarını doğru bir şekilde yönetmelerine olanak tanır.
2.5. Bildirimlerde Süre ve Şekil
2.5.1. İşe Başlama Bildirimlerinde Süre
Vergi Usul Kanunu’nun 168’inci maddesi, 4884 sayılı yasanın 6’ncı maddesiyle yapılan değişiklikle güncellenmiştir. Bu güncellemeyle işe başlama bildirimlerinin, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde yapılması zorunlu kılınmıştır. Gerçek kişiler için bu bildirim, kişisel olarak veya yetkili avukatlar ve meslek mensupları aracılığıyla yapılabilir. Şirketler içinse, değişiklik öncesi, işe başlama bildirimleri ticaret sicili memurlukları tarafından yapılmaktaydı. Şimdi, şirketlerin işe başlama bildirimleri işe başladıkları tarihten itibaren on gün içinde yapılmalıdır (Demir, 2010).
Ölüm durumunda ise, Vergi Usul Kanunu’na göre mirasçılara geçen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için bildirim sürelerine üç ay ek süre verilir. Bu durumda, ölüm bildirimi dört ay içinde yapılmalıdır. Eğer mirasçılar işi devam ettireceklerse, ölüm tarihi miras bırakan için işi bırakma, mirasçılar için ise işe başlama olarak kabul edilir ve mirasçıların ölüm tarihini takip eden bir ay içinde yaptıkları bildirimler zamanında yapılmış sayılır (Diri, 2012)
Danıştay’ın bir kararına göre, eğer kollektif şirket sözleşmesinde ölen ortağın mirasçılarıyla şirketin devam edeceğine dair bir hüküm yoksa, diğer ortaklarla mirasçıların oybirliğiyle verecekleri karar şirketin devamını sağlayabilir. Bu durumda süre sınırlaması yoktur ve mirasçıların işe devam kararı, işe başlama olarak kabul edilir. Bu hükümler, işlemlerin zamanında ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak için önemlidir (Ünver, 2006).
2.5.2. İşe Başlama Bildirimleri Dışında Yapılacak Bildirimlerde Süre
Vergi Usul Kanunu’nun 168’inci maddesi, işe başlama bildirimleri haricinde gerçekleştirilmesi gereken diğer bildirimlerin, yani işi bırakma ve her türlü değişiklik bildirimlerinin, ilgili olayın gerçekleştiği tarihten itibaren bir ay içinde ilgili vergi dairesine yapılmasını zorunlu kılar.
2.5.3. Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler
Mali tatillerle ilgili olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın VUK 1 Sıra No’lu Mali Tatil Uygulaması Hakkında Genel Tebliğine göre; bildirim sürelerinin mali tatil dönemine denk gelmesi halinde, mali tatil süresince süre işlemez ve mali tatil sonrasında süreler tekrar işlemeye başlar.
2.5.4. Bildirimlerde Şekil
Bildirimlerin şekli ile ilgili olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 169’uncu maddesi bildirimlerin yazılı olarak yapılmasını öngörür. Ancak, okuma yazma bilmeyen ve defter tutma yükümlülüğü olmayan mükellefler için bildirimlerin sözlü yapılmasına izin verilir. Bu durumda, sözlü bildirimler ilgili vergi dairesi yetkililerince tutanakla kayıt altına alınır. Ayrıca, VUK’un 170’inci maddesi, yazılı bildirimlerin taahhütlü posta yoluyla yapılabilmesine olanak tanır. Bu durumda, postaya verilen tarih, vergi dairesine verilme tarihini temsil eder ve bildirimler için iadeli taahhütlü posta kullanılması gereklidir. Bu koşullar vergi beyannameleri için de geçerlidir (Özbalcı, 2010)
2.5.5. Bildirim Görevinin İfa Edilmemesinin Cezai Müeyyideleri
Vergi Usul Kanunu’nun 352/I-7 maddesi, işe başlamanın zamanında bildirilmemesinin birinci derece usulsüzlük cezasını gerektirdiğini açıkça belirtir. İşe başlama bildiriminin dışında yapılan diğer yazılı bildirimlerin zamanında gerçekleştirilmemesi ise aynı kanunun 352/II-4 maddesi uyarınca ikinci derece usulsüzlük cezasına tabidir. Bu durumda, bildirimleri zamanında yapmayan mükelleflere, durumlarına göre belirlenen tutarlarda usulsüzlük cezası uygulanır.
Ticaret sicil memurlukları, Türk Ticaret Kanunu’nun 30. maddesi gereği kurumlar vergisi mükellefi olan şirketlerin tescil başvurularının bir suretini ilgili vergi dairesine iletir. Bu işlemle şirketlerin işe başlama bildirim yükümlülükleri yerine getirilmiş kabul edilir. Ticaret sicil memurları tarafından bildirim yükümlülüğünün süresi içinde yerine getirilmemesi durumunda, işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin birinci derece usulsüzlük cezası uygulanabilir (Demir, 2010).
Ayrıca, zamanında işe başlama bildirimi yapılmadığında, ilgili mükelleflerin kayıt dışı faaliyet gösterdikleri dönemler için, Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi gereğince, beyanname verme süresi geçmiş olan dönemler için re’sen matrah tespiti yapılabilir. İş bırakma bildirimi yapılmayan ve zamanında beyannameleri verilmeyen durumlarda ise, mükelleflerin faal mükellefiyet kayıtları devam ettiği sürece, beyan edilmeyen dönemler için matrahlar re’sen tespit edilir ve takdir komisyonuna sevk edilir.
Bu durumlar gerçekleştiğinde mükellefler, hesaplanan vergileri, gecikme faizi, vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezası ile birlikte ödemekle yükümlü olacaklardır. Bu hükümler, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getirmelerini teşvik etmek ve vergi kaybını önlemek için tasarlanmıştır.
SONUÇ
Vergi Usul Kanunu’nun ikinci kitabında yer alan mükellefiyetin başlangıcı ve sonunu belirlemede önemli olan bildirimlerle ilgili, bazı mükelleflerin bildirim yükümlülüğü olmadığını belirtebiliriz. Örneğin, ücret geliri, menkul veya gayrimenkul sermaye iradı elde edenler ve basit usulde zirai kazanç elde edenler gibi bazı gelir unsurları elde edenler, işe başlama, değişiklik veya işi bırakma durumlarını bildirmek zorunda değildir. Bunların mükellefiyete giriş işlemleri ilk verdikleri beyannameye göre yapılır.
Kuruluş aşamasındaki işletmeler için ise, işe başlama bildirimlerinin işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurlukları aracılığıyla ilgili vergi dairesine yapılması gerekmektedir. Elektronik ortamda gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin de bir iş yeri niteliği taşıyabileceği ancak Vergi Usul Kanunu’nun 156. maddesinde sanal ortamların iş yeri olarak tanımlanmamış olması dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda, elektronik ortamda yürütülen faaliyetler için iletişim amaçlı kullanılan adreslerin iş yeri tanımına dahil edilmesi önerilmektedir.
Bir işyeri olmaksızın faaliyetini sürdürebilen mükellefler için, ikametgâh adreslerinin işyeri olarak kabul edilerek mükellefiyet kaydının yapılabileceği belirtilmiştir. İşi bırakma ise, işin fiilen sonlandırılması ile mümkündür ve geçici durdurma durumları işi bırakma olarak kabul edilmez.
Ölüm durumunda, murisin faaliyetlerini devralmak isteyen mirasçıların, ölüm tarihini işe başlama tarihi olarak kabul ederek, bu tarihten itibaren bir ay içinde bildirim yapmaları gerektiği, ancak kanunda bu durumu düzenleyen bir hüküm bulunmaması nedeniyle bu konuda bir düzenleme yapılması önerilmektedir.
Son olarak, bildirim sürelerinin mali tatil dönemine denk gelmesi durumunda, sürenin mali tatil boyunca işlemediği ve tatil sonrası yeniden işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeler, vergi mükelleflerinin yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda rehberlik eder ve vergi idaresinin düzenli işleyişini destekler.
KAYNAKÇA
213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Genel Tebliğleri.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu.
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu.
Cangir, N. (1998). Elektronik Ticaret ya da İnternetin Vergilendirilmesi-I, Yaklaşım, Eylül, Sayı 69, s. 52.
Çalışkan, K. (1998). 4369 sayılı Kanunla Yapılan Düzenlemeye Göre İşi Bırakma Bildirimi Ve Mükellefiyetin İdarece Terkin Edilmesi, Vergi Dünyası, Ağustos 1998, Sayı 204.
Demir, Ş. (2010). Vergi Usul Kanunu’nda Bildirimler, Vergi Dünyası, Ocak 2010, Sayı 341, s. 108 109.
Diri, M. (2012). Mükellefin Bildirim Ödevi. Vergi Raporu, 155: 69-83.
Gelir İdaresi Başkanlığı. (2010). Mükellefin Ödevleri Rehberi (Ticari Kazanç), S. 2.
Gelir İdaresi Başkanlığı. (2007). Gelir Vergisi Mükellefleri İşe Başlama-İşi Bırakma Broşürü,
Kellecioğlu, M. A. ve Ateşli, D. E. (2002). Mükellefin Ödevleri, Vergi Sorunları, Eylül 2002, S.168.
Özbalcı, Y. (2010). Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Aralık 2010.
Ünver, M. K. (2006). Mükellefin Ödevleri, Yaklaşım, Şubat 2006, S. 158.
Vergi Daireleri İşlem Yönergesi.
VUK 2002/3 sayılı Uygulama İç Genelgesi.
VUK 2000/7 sayılı Uygulama İç Genelgesi.