Gündemimize kentsel rantlardan özellikle gayrimenkul rantlarının vergilendirileceği söylentileri düşmeye başladı. Daha önceki yıllarda da gündeme getirilen gayrimenkul kıymet artış vergisi bu sefer de Orta Vadeli Programın revize edilmesi programına girdi. Hatırlanacağı üzere daha önce de yeni Gelir Vergisi tasarı içerisine giren vergilendirme, ekonomi yönetimi tarafından sık sık gündeme taşınmaktadır. Bunun la birlikte bir irade ortaya konulamamıştır. Öyle görünüyor ki tekrar niyet olarak gündeme alınmıştır. Bu niyetin siyasi iradeye dönüşüp yasal düzenlemeler gerçekleştirilecek mi hep birlikte göreceğiz.
Rant kavramı, Türk Dil Kurumu’nca “1.Üretim faktörlerinden biri olan doğanın üretimden aldığı pay, 2. Kira” olarak tanımlanmaktadır. Rant, halk dilinde spekülatif amaçlarla para kazanmak anlamında kullanılmakla birlikte, daha çok emek ve sermaye sarf etmeksizin dış faktörlerin etkisiyle elde edilen kazanç olarak bilinir. Gayrimenkul rantları ise, alım satım kazancı ile kira getirisinden oluşmaktadır.
Kentlerde, merkezi yönetimlerce ulaşım, sanayi, turizm ve kültür projeleri; yerel yönetimlerce de imar planları yapılmaktadır. Söz konusu imar planlarında yapılan ve yapılacağı açıklanan değişiklikler, imar affı düzenlemeleri ile merkezi yönetimlerce yapılan ve yapılacağı açıklanan projeler kentlerdeki gayrimenkullerin değerini önemli ölçüde etkilemektedir. Bunlara örnek olarak Kanal İstanbul, 3. köprü, yeni otoyollar, uydu kent projeleri verilebilir. Söz konusu projelerin açıklanmasından itibaren muhtemel proje bölgelerindeki gayrimenkullerde oldukça yüksek oranda değer artışları beklentisine girilmiştir.
Öte yandan zaman zaman söz konusu düzenlemelerin yapılmasında karar verici pozisyonunda olanlar ve bu kişilerden edindiği bilgiler doğrultusunda hareket edenler, imar değişiklikleri ve kentsel dönüşüm projelerinden önce gayrimenkulleri alarak yüksek rantlar elde edebilmekte, hatta rantları tekelinde toplayabilmektedir.[1]
Bu gibi zorunlulukların yanı sıra keyfi uygulamalar ile gayrimenkul rantları üretilmektedir. Yasalar zorlanarak oluşturulan bu rantlar toplum düzeninde siyasi ve kişisel yolsuzluklarının önünü açmakta ve kamu düzenine zarar vermektedir.
Gayrimenkul rantlarının vergilendirilmesi niyetleri yanında rantları nasıl vergilendireceği vergi tekniği açısından nasıl düzenleneceği henüz ortaya konulmamıştır. Bazı ifadelerden anladığımız kadarıyla bu düzenlemenin mevcut yasamızda yer alan Değer Artış kazançlarında mevcut istisna ve sürelerin gözden geçirileceği ve daraltılacağı düzenlemesi yapılacağı görülmektedir. Değil se bir ara ülkemizde de uygulama olanağı bulan Gayrimenkul Değer Artış Vergisi gibi bir vergi düzenlemesinin getirileceğini tahmin etmiyoruz. En azından çoğu ifadeler bunun ip ucunu vermektedir. 2009 yılında Vergi tasarısı çalışmalarında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de rant vergisi konusuna Gelir Vergisi Kanun Tasarısı’nda yer verdiklerini belirterek, “Şu anda bir gayrimenkulü aldınız, eğer 5 yıl elinizde tutarsanız, 100 kat dahi ilave kazanç elde etseniz hiçbir vergi yok. Biz bunu değiştiriyoruz” dedi. Şehir rantlarının mutlaka vergilendirilmesi gerektiğini belirten Şimşek, şöyle konuştu: “Diyelim ki sizin bir arsanız var, üzerinde 1 yapı yapabiliyorsunuz, meclis karar verir bunu 2′ye, 3′e çıkarabilir. Bu çok ciddi bir ilave kazanç demek. Bu kazanç, vergilendirilmiyor. En azından bir kısmının mutlaka kamuya gelmesi lazım. açıklamalarında bulunmuştu.
Diğer taraftan niyetin ötesinde özellikle imar değişiklikleri ile ortaya çıkan gayrimenkul değer artışlarının kavranmak istense de bunun zor olduğu neleri kapsayacağı hem teoride hem de pratikte bazı ülke uygulamalarında görüldüğü üzere çok zor bir vergisel düzenlemeleri içerir. Hemen söyleyelim ki sonuçları da öyle istendiği gibi de değildir. En başta söylenmesi gereken husus kentler de zorunlu olarak gerekmedikçe rantın ortaya çıkmasının önlenmesi ya da bu düzenlemelerin keyfi uygulanmasının önüne geçilmesidir.
Kentsel rantların özellikle gayrimenkul değer artış kazançlarının vergilendirilmesi teorisi bir başka yazımızda teorik olarak tartışılacaktır. Bunun la birlikte bu türlü düzenlemeler yapılmadan önce sermaye birikimi açısından gayrimenkul yatırımları ve rant gelirleri makro düzeyde çok ii tahlil edilmelidir. Çünkü verginin yansıması etkileri sermaye süreci üzerinde ki olası etkilerinin çok farklı olacaktır. Açıkca bu ve benzer değerlendirmelerin yalnızca Maliye Bakanlığı nın insiyatifine bırakılmaması gerekmektedir.. Öteden bu yana maliyenin bakış açısı genellikle gelir açısına indirgenerek vergi düzenlemelerinin yapılıyor olma tarzıdır. Yine vergi teorisinde çokça üzerinde duracağımız gibi verginin gelir politikaları tek başına bir anlam ifade etmemektedir.
Özet olarak kentsel rantların özellikle de gayrimenkul değer artışlarının vergilendirilmesi gündeme gelmesi, konunun değişik boyutlarda tartışılıyor ve tartışılacak olmasının, ekonomi ve maliye politikaları bağlamında önemli olduğu kanısındayız. Bu düzenlemelerin teori ve pratikte masaya yatırılarak üzerinde çalışılması ,kamuya mal edilmesi siyasal açıdan da gereklidir. En azından biz yaptık oldu sonuçlar Allah emanet yaklaşımının vereceği zararlar da önlenmiş olacaktır.
Selçuk YÜCEL
Yeminli Mali Müşavir
Sorumlu Ortak Baş Denetçi
[1] Fatih Kaya – Gayrimenkul Rantlarının Vergilendirilmesi Vergi Dünyası Dergisi’nin Eylül 2011 Sayısı